Haşere Hayvan Mı?
Hayat bazen öyle anlarla karşımıza çıkar ki, bir an gözlerimizi kapatıp, derin bir nefes almak isteriz. İçimizdeki soruları, belirsizlikleri, ya da bir anlam arayışını… Bugün de öyle bir konu üzerine düşündüm. Haşere nedir? Bir hayvan mı, yoksa sadece bir rahatsızlık mı? Belki de hepimizin yaşadığı bir soru, hepimizin içinde yankı yapan bir bilinçaltı sorusu.
İki farklı dünyadan iki farklı insanın gözünden bu soruya nasıl yaklaşılabileceğini düşünmek istedim.
—
Bir Haşerenin Gerçek Yüzü:
Küçük bir kasabada yaşayan, Nehir adında bir kadın vardı. Genellikle evinin bahçesinde çalışmayı seven, doğayı ve çevresindeki her canlıyı seven bir insandı. Bahar aylarının en sevdiği zaman olduğunu söylerdi, çünkü doğa uyanır, her şey canlanır ve dünyaya taze bir nefes gelir. Fakat bir sabah, bahçesindeki sebze fidelerinin arasındaki toprağa dikkatle bakarken, garip bir şey fark etti. Küçük, siyah bir böcek, zeytin fidesinin köklerine doğru ilerliyordu. Bir haşere! Nehir, bir an durakladı ve düşünmeye başladı. “Bu, küçük bir can mı? Yoksa sadece rahatsız edici bir şey mi?”
Nehir, elindeki küreği bıraktı ve böceği dikkatlice inceledi. Onun için sadece bir haşere değil, bir yaşam biçimi olduğu açıktı. Bu küçük varlık da bir şekilde bu dünyaya aitti, var olabilmek için kendi stratejilerini geliştiriyor, hayatta kalıyordu. Fakat, aynı zamanda bir sorundu da. Bahçesindeki fidelerin sağlıklı bir şekilde büyüyebilmesi için bu zararlı böceği kontrol etmesi gerekirdi.
Nehir’in düşünceleri, hayatta kalma mücadelesinin bazen acı verici ve karmaşık bir şey olduğunu anlamasına yol açtı.
—
Bir Stratejinin Ardında:
Hikâyenin diğer yüzünde, bir de Cem vardı. Cem, hayatını çözüm odaklı düşünerek şekillendiren, her sorunu mantık çerçevesinde değerlendiren bir adamdı. Nehir’in bahçesinde gördüğü böceği gördüğünde, onun bir haşere olduğunu hemen fark etti ve hızla çözüm arayışına girdi. Cem, bu haşerenin bir tehdit olduğunu düşünüyordu. Kendi evinin çevresindeki tüm bitkileri korumak için bu gibi durumlarla her zaman hızlıca başa çıkmıştı.
“Haşereler, insan yaşamına zarar veren yaratıklardır,” diyordu Cem. “Bunların hayatını sürdürdükleri alanlar bizim yaşam alanlarımızla kesişiyor. Onları kontrol altına almak, insanlık adına bir gerekliliktir. Yoksa ekosistem bir kaos içine sürüklenir.”
Cem’in bakış açısı, mantıklı ve netti. Ancak Nehir’in bir böceği sadece yok etmek değil, aynı zamanda onun yaşama hakkını da düşünmesi, Cem’in biraz daha sert ve keskin bir bakış açısıyla karşı karşıya kalmasına sebep oluyordu. Cem’in gözünde haşere sadece bir engelken, Nehir için bu, doğanın bir parçasıydı.
—
Sonuç:
Böylece her iki karakter de birbirlerinin bakış açılarını anlamaya başladılar. Nehir, böceği evine zarar vermemesi için başka yöntemlerle kontrol altına almaya karar verdi, bu süreçte zararsız böcekleri öldürmeden etkileşimde bulunmanın yollarını araştırdı. Cem ise, problemin çözülmesi gerektiğini kabul ederek, bitkilerin sağlıklı gelişebilmesi için zarar verici haşerelere karşı stratejik bir yaklaşım geliştirdi.
Sonuç olarak, her iki yaklaşım da kendi dünyasında geçerliydi. Haşere, bir yandan doğanın parçası olabilen bir hayvanken, diğer yandan insanların yaşam alanlarını tehdit edebilecek bir varlık olabiliyordu. Fakat çözüm, her zaman karşımızdaki soruna nasıl yaklaşacağımızla ilgiliydi. Bazı insanlar, doğayı ve diğer canlıları anlama, onların yaşam haklarına saygı gösterme yönünde bir içsel empatiye sahipken, bazıları ise daha stratejik ve çözüm odaklı bir yaklaşımla ilerler.
—
Bir Sorunun Çözümü:
Peki, haşere gerçekten bir hayvan mı? Gerçekten bir can mı? Ya da sadece yaşam alanımızı tehdit eden birer varlık mı? Nehir ve Cem’in hikâyesi gibi, bu soruya verilen cevaplar kişisel anlayış ve yaklaşımımıza göre değişebilir. Bu yazıyı okuduktan sonra, belki siz de haşere konusunda farklı bir perspektife sahip olabilirsiniz. Belki de bu konuda daha derin bir düşünceye dalarsınız.
Sizce haşereler bir hayvan mı, yoksa sadece bir tehdit mi? Yorumlarınızı paylaşarak bu soruya farklı açılardan nasıl yaklaştığınızı bizimle tartışabilirsiniz.